13 Ocak 2015 Salı

Aylak Kızın Günlüğü / Aşık Kurbağalar


Sabahın altı buçuğunda üç yaşındaki yeğen tarafından uyandırılıp "hadi oynayalım" diye bir davetle karşılaşmak çok eğlenceli. Esas zorlayıcı olan Pepe'yi burnuma dayayıp "halacım sen bunu konuştur" demesi.
Konuş ulan Pepe! Sabah sabah nedir senin olayın. Neyin peşindesin oğlum sen? İki şarkı dans biliyorsun diye bize mi bu havan?
Aslında Pepe'yi konuşturmak  seslendirme  kariyerimde büyük bir sıçrayış benim için zira, bundan önceki  oyuncak  no name bir kurbağaydı. Yeğenimin elinde yaşadığı mantık dışı maceralarla hayattan bezdi zavallı. 
Bu kurbağalarla ilgili bir hikaye var, biliyorsunuzdur büyük ihtimal. Su dolu bir kovaya koymuşlar da suyu yavaş yavaş ısıtmışlar da kurbağa “noluyor yaw, yanıyoruz, ölecem buralarda”  şeklinde bir uyanış yaşamadan mevta olmuş.  Bu anekdot, genellikle insanların yavaşça gerçekleşen değişikliklere nasıl tepkisiz kaldığını göstermek için  kullanılır.Su yavaşça ısındıkça, kurbağa rahat bir uyuşukluk haline geçer, tıpkı sıcak bir banyo yapan biri gibi , yüzünde bir gülümsemeyle bu dünyaya veda eder.
Arthur Aron isimli bir psikolog bundan yaklaşık 20 yıl önce kurbağaların düştüğü bu durumdan ilham alarak (atıyorum, yok öyle bir şey)  bir deney yapmış. Laboratuarında tamamen yabancı bir adamla kadını birbirine aşık etmeyi başarmış. Deney şöyle: İki yabancı , mahremiyet dozu gittikçe artan 36 adet soruyu dürüst ve cesurca yanıtlıyor ve sonra da hiç konuşmadan ve yan çizmeden 4 dakika boyunca birbirlerinin gözlerinin içine bakıyor. Haydi geçmiş olsun!




Taraflar birbirleriyle kırılganlıklarını, zaaflarını paylaştıkta yakınlaşıyorlar. Samimi bir ilişki  ancak insanlar kendilerini karşısındakine açarsa ve zaman içinde bunu artan ve derinleşen bir şekilde yaparsa kuruluyor.
Arthur Aron'un 36 sorusunun hepsini burda yazmak zor. Türkçe'ye çevrilmemiş sanırım. Google'da "Arthur Aron 36 questions" diye aradığınızda İngilizce'sini bulabilirsiniz. 

Çok acayip , aynı kurbağalar gibi ılık ılık başlıyorsunuz. Su gittikçe ısınıyor ve siz kaynaşıyorsunuz.İlk sorulardan örnek vereyim: 
1) dünyadaki herkesi seçebiliyor olsan akşam yemeğine kimi davet etmek isterdin?
2) ünlü olmak ister miydin? 
3) telefon konuşması yapmadan önce prova yapar mısın? Neden?
4) "mükemmel bir gün" ü tarif eder misin?
5) en son ne zaman kendi kendine şarkı söyledin?birine şarkı söyledin?
.
.
.
10) yetiştiriliş tarzında neyi değiştirmek isterdin?
12) yarın sabah yeni bir özellik ve yetenekle uyanman mümkün olsa, ne isterdin?
14) uzun zamandır hayalini kurduğun ama yapmadığın bir şey var mı? Yapmama sebebin?
17) hatırlayabildiğin en değerli anın?

18) en korkunç anın?
.
.
23) ailenle ne kadar yakınsın? Mutlu bir çocukluk muydu seninki?
29) utanç verici bir anını paylaşır mısın?
30) birinin karşısında en son ne zaman ağladın? Kendi kendine en son ne zaman ağladın?
32) sence hakkında şaka yapılamayacak konular veya değerler neler?

Soruları cevapladıkça soğan kabuğu gibi kendini kat kat soyuyorsun. Karşındaki yabancı ile normal şartlarda bir kaç haftada ulaşacağın paylaşım derinliği ve mahremiyetine geliyorsun. 

Sorular sadece kendini açmakla ilgili değil. 
8) karşındakiyle ortak üç noktanız neler?
22) karşındakinin olumlu beş özelliğini söyler misin?
27) karşındakiyle yakın arkadaş olacaksan, sence senin hakkında bilmesi gereken önemli bir şey?
28) karşındakinde hoşuna giden yönler? dürüstçe cevapla ve normalde yeni tanıştığın birine söylemeye cesaret edemeyeceklerini de söyle!

Yakın zamanda üniversitede asistanlık yapan bir kadın ve sporda tanıştığı adam bu testi yapmışlar. Her ikisinin de karşısındakine aşık olmamak gibi bir inat ve önyargısı  yokmuş, yani aşık olma fikrine açık bir kafayla yapmışlar testi. Bu çok önemli bir detay, belki de en önemlisi. 
Soru- cevapların sonunda 4 dakikalık göz göze bakma anını kadın çok güzel anlatmış. İlk dakikalarda nefesi düzensizleşmiş ve her ikisi de gergin ( hatta sinirli) bir şekilde gülümsemiş. Ama sonra sakinlemişler. Sanırım bu bahsettikleri kaynama noktası ( 100 C)
Kadın diyor ki ; " birini gerçekten görmek değil, beni gerçekten gören birinin gözlerinin içine bakmak çok farklı bir deneyimdi. Hatta ilk başlarda korkutucuydu ama sonra hiç tahmin etmediğim bir yere ulaştım:Cesaret ve merak.Dört dakikanın sonunda hem rahatladım , hem de bittiği için üzüldüm. "

Güven, samimiyet ve mahremiyet aşkın yeşermesini kolaylaştırıyor. 

Testi yapan kadın ve adam birbirine aşık olmuş mu? Deli gibi merak ediyorsunuz değil mi? Cevap:Evet. 

Kadının bununla ilgili söylediği cümle İngilizce'de o kadar güzel ki, çevirmek istemedim: "Love didn't happen to us. We're in love because we each made the choise to be."

14 Şubat sevgililer gününe az bir zaman kaldı. Öptüğünüz kurbağalardan birinin prense dönüşmesi dileğiyle ;)

2 yorum: