20 Haziran 2015 Cumartesi

Kalın Kitapların Gölgesinde Aylaklık / British Library

Defterim ve ben British Library'deyiz. Blogun en az bir yazısını burada kaleme almayı çok istiyordum. O yüzden sizin için küçük, benim için büyük bir gün bugün. 


Tahmin ettiğim gibi kütüphanenin okuma salonlarına üye olmayanlar giremiyor. On ayrı okuma salonu var, her biri tek başına bir kütüphane büyüklüğünde. Bilim, Asya, Afrika, müzik, nadir kitaplar gibi salonlarda milyonlarca kitap sessizce bekliyor. 
British Library'nin herkese açık bölümlerinde bol bol çalışma masaları var. Aydınlık, ferah, bol prizli alanlar. Ücretsiz wifi da mevcut. Sanırım kütüphane üyesi olmayanlar da da ödev yapmak, çalışmak, okumak, yazmak için bu alanları yoğun bir şekilde kullanıyor. Masalar hep dolu.


Tam ortada binanın merkezinde dört tarafı camdan, altı katlı ayrı bir bina var. Oraya kimse girmiyor. Dev bir camekan gibi düşünebilirsiniz. Bu altı katlı bina yüksekliğindeki dev cam dolap yerden çatıya kadar eski kitaplarla dolu. King's Library deniliyor buraya. Tüm kafe, restoran ve çalışma alanları King's Library denen bu cam  bölüm etrafına yerleşmiş. Yani ben size bu satırları yazarken arkamda bin yıllık ansiklopediler, haritalar var. 

Yazmaya başlamadan önce tüm ziyaretçilerin ücretsiz girebildiği Treasures of British Library galerisini gezdim. 1450 basımı Gutenberg İncil'i, Leonardo Da Vinci'nin eskiz defterleri, Waterloo savaş planları, Bach, Mozart, Chopin ve Beethoven'in nota defterleri hepsi çok etkileyiciydi. Ama bugünle ilgili bende en derin izi bırakanlar Jane Austen'ın,  Charles Dickens'ın ve Charlotte Bronte'nin defterleri oldu. Bazı satırlara nasıl takılı kaldıklarını, karalayıp karalayıp tekrar yazdıklarını, aralara kargacık burgacık eklemeler yaptıklarını farketmek çok anlamlıydı benim için. 

Bir de Beatles'ın Yesterday, Help ve Michelle şarkılarının liriklerinin ilk yazıldığı kağıtları görmek ve ortaya çıkış hikayelerini öğrenmek çok ilginç hatta dokunaklıydı. Örneğin, Paul Mc Carty bir sabah kafasında Yesterday'in melodisiyle uyanmış ve önce bunu varolan bir şarkının melodisi sanmış. Durumun farklı olduğunu sonradan anlamış. Ben Beatles'ın Help'ini çok severim. Help, gerçek bir yardım arayışıymış.  Yalnızlıktan, kafa karışıklığından ve belirsizlikten bedenen ve ruhen bezen  Lennon'un çığlığı bir bakıma. Aslında daha ağır bir balad olarak ortaya çıkmış ama ticari sebeplerle biraz daha hızlandırılmış. 

Help me if you can, I'm feeling down
And I do appreciate you being 'round
Help me get my feet back on the ground
Won't you please, please help me

Çok gezen mi, çok okuyan mı bilir diye soranlara gezmeye gittiği yerde okumaktan da geri kalmayan derim :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder