Televizyonda dolandırıcılıkla ilgili bir haber izledim. Yüzlerce kişi adına kredi almış, yemiş içmiş gezmiş bir utanmaz adam hakkında. İki koluna giren polislerin eşliğinde otomobile götürülürken kendisine uzatılan mikrofonu da yöneltilen soruyu da boş bırakmadı. Neden yaptınız diye sordu muhabir. İhtiyacım vardı dedi. Villada mı oturmaya ihtiyacınız vardı? ( Adam parayı güzel yemiş anlaşılan) Evet, lüks yaşamak istiyordum. ( kim istemez?) Dolandırıcı bey pişkinlikte sınır tanımıyordu. Muhabir çocuk elleri kelepçeli adama arabaya ittirilmeden son bir soru sordu. Dolandırdığınız o kişiler ne olacak, hiç onları düşündünüz mü? Adama pişmanım demesi için son bir şans tanıyordu resmen. Fakat herif polis otosunun arka koltuğundan kafayı uzattı ve muhabire " fırsatım olsa seni de dolandırırım, yaz, bunu da yaz" dedi.
Böyle şaşırtan cevaplar veren hergeleleri pek seviyoruz değil mi? Neredeyse yaptığının suç olduğunu unutup adamı zeki ve komik bulacağız. Ha birini sevmemiz için komik olması şart mı? Vergisini, sigortasını tam ve zamanında ödeyen, sokakta köpeğinin kakasını poşetle toplayan, çift sıra parketmeyen, dolmuşta para uzatırken lütfen diyen birini yeterince parlak espriler yapmıyor diye daha az sevme eğilimi gösterebiliyoruz ne yazık ki.
Sırf bu yüzden herkeste bir fırlamalık, bir komiklik , hazırcevaplık çabası gözlemliyorum. O bana dedi ki, ben de ona dedim ki diye devam eden muhabbetlere kulak misafirliği yapıyorum. İyi demişsin, oh kapak olmuştur ona, oğlum nerden buluyosun bu lafları yaa şeklinde kahkahalar eşliğinde son buluyor diyaloglar.
Shakespeare'in bir sözü var, okuduğum Başarı Bilimi isimli kitapta karşıma çıktı: "Sahip olmadıklarına ulaşmak için çabalarken sahip olduklarını unuttuğun için mutsuzsun."
Olmadığımız biri gibi davranmaya çalışırken, sahip olduğumuz değerleri unuttuğumuz için de mutsuzuz bence.
Dolandırıcı hangi hissiyattadır bilemem. Muhabire verdiği cevaplarla televizyona çıkmanın - bizim anlayamayacağımız- gururunu yaşıyor olabilir.
Dolandırıcının yaklaşımında ince bir alay saklı sanki. Ülkemizde yaşam da adeta ince bir alaya döndü. Üzülüyorum ama toplumsal zeminde mutlu olabileceğimize artık inancım kalmadı.
YanıtlaSil