Madem ki gıpta edilen bir aylağım, hakkını vermeliyim diye düşünüyorum. Bazı filmler belirledim, umarım gözüme kestirdiğim seanslara bilet bulabilirim. Haa, filmleri nasıl seçtin, bize de tavsiye eder misin diye sorarsanız, kriterlerimin çok şahsi olduğunu belirtmeliyim. Yani , ciddi ciddi festivalde gidilecek film önerisi okumak isteyenler için burası çok yanlış bir adres.
Filmin oynadığı gün, saat, sinema salonu, salon yakınında kahve içilecek keyifli bir mekan bulunması gibi konular benim için çok önemli. Bu açılardan bana uyan filmlerin kısa tanıtım yazılarını IKSV'nin sitesinden okudum. "Festivaldeki her film nasıl olsa güzeldir , ben bilmem IKSV bilir " inancına sarıldım ve özetle aşağıdakileri seçtim.
Filmleri ve tanıtım yazılarında beni çeken anahtar kelimelerin neler olduğunu görünce bu konuda tavsiye verecek durumda olmadığımı siz de kabul edeceksinizdir.
Film: Manglehorn Anahtar kelime: Al Pacino
Film: Küçük Karmaşa Anahtar kelime: Versailles Sarayı, bahçe, peyzaj, dönem filmi
Film: Leopar Anahtar kelime: gelmiş geçmiş en iyi tarih filmlerinden biri
Film: Işıltılı Hayat Anahtar kelime: elbise, moda okulu, Paris
Film: Ulusal Müze Anahtar kelime: National Gallery, Londra, resim, hikaye
Film: Küçük Serseri Anahtar kelime: kara mizah
İstanbul Modern'de Leopar'ı izleyip sonrasında Karaköy North Shield'da bir şeyler içebilirim. Feriye Sineması'nda Manglehorn seyredebilirsem, üzerine kahveyi Kuruçeşme Aşşk Kafe'de alırım. Fransız Kültür Merkezi'nin ( İstiklal Caddesi'nin başındaki yapı) şahane bir avlusu var, adeta Taksim çölünün gizli cenneti. Oradaki filmlerden sonra çay kahve için başka yer aramam. Beyoğlu Sineması'na gidersem otomatiğe bağlayıp çıkışta Ara Kafe'ye yönelmem. Ulusal Müze'yi izlemişsem eğer, içimde depreşen Londra özlemimi Cihangir'e kadar yürüyüp Geyik'te hafifletmeyi denerim.
Bakalım evdeki hesapların ne kadarı çarşıya uyacak. Herkese kafasına uygun filmler, damağına göre kahveler temenni ederim efenim. Esen kalınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder