Tabi aklıma bir çok örnek geliyor. Örneğin emniyet şeridinden gidenler birbirini hoş görür. Kopya çeken diğer kopyacıyı, küfürlü konuşan küfürbazların tamamını hoş görür. Sıraya girmeyenler birbirine bayılır. İşçisinin insan olduğunu unutan patronlar, halkını aptal yerine koyan politikacılar, gülümseyen her kadını yollu sananlar kendileri gibilerinin varlığından ve çokluğundan hoşnut olurlar. Bu arada, saydığım davranışların kusurlu olduğunun bile farkında olmayabilirler.
İğneyi başkasına batırmak kolay, kendimden de örnek vereyim. Akşam 11'de Nutella yenmez mesela, ama arkadaşım "dün gece kavanozu önüme bir aldım..." diye başlayan bir cümle kurarsa hoşuma gider. Yürüyüşe gitmek yerine televizyon karşısında kuru yemiş yerken hafif bir vicdan azabı duyar gibi olurum, ama kuzenin de aynısını yaptığını görünce rahatlarım.
Kitap okumak yerine WhatsApp gruplarında zaman geçirmek, makyajı silmeden uyumak, dizleri çıkmış eski pijamayla vedalaşamamak ... Bunlar hep kendim de yaptığım için başkalarında hoş gördüğüm kusurlar.
Kitap okumak yerine WhatsApp gruplarında zaman geçirmek, makyajı silmeden uyumak, dizleri çıkmış eski pijamayla vedalaşamamak ... Bunlar hep kendim de yaptığım için başkalarında hoş gördüğüm kusurlar.
Goethe'nin bir başka cümlesi de şöyle: "Aynı olan bizi rahatlatır ama bizi üretken kılan zıtlıktır. " Yani bütün arkadaşlarım benim aynım olsa, biz böyle kitap okumayan, TV bağımlısı, tembel ve tombul bir grup olurduk. Ortak kusurlarımızı hoş göre göre yuvarlanır giderdik. Arada iki satır yazı yazıyorsam, bir sergiye gidiyor bir yerleri keşfediyorsam o motivasyonu bana verenler aslında bana hiç benzemeyenler.
Konfor alanlarimizin güvenli ve havasız odalarından ara sıra başımızı dışarı çıkarmamiz rüzgarın yağmurun ne olduğunu hatirlamamiz lazım.