Günlük hayatımda benim de sıklıkla önüme çıkan bir unsur değil papyon. Başımızdaki yöneticilerimiz balolarda frak giymemek için elinden geleni yaparken, garson veya orkestra şefi olmayan bir yetişkinin düğün harici bir ortamda papyon takması her daim dikkat çekici, iddialı yani nerdeyse çıkıntı bir durum.
Bazı moda dergilerinde taş gibi adamların güzel boyunlarına bağlanmış olarak gördüğümde iyice seviyorum papyonu. Ama konu bu değildi, pardon. Konu, yeni bir şeyler öğrenmenin mutluluğumuza olan katkısı.
On gün önce Petra Kahve'nin Gayrettepe'deki mekanına uğradığımda 31 Aralık'a kadar sürecek olan " Holiday Market"in yarattığı enteresan bir ortamda buldum kendimi. Bir yere girip, enerjinizin yükseldiğini hissettiğiniz olur mu hiç? Ben bu durumu genelde yüksek tavanlı ,büyük camlı ve montumu çıkardığım halde üşümediğim yerlerde yaşarım. Bu saydıklarımın hepsi ve daha fazlasını buldum orda. Mekanın kendisi de, Holiday Market'a gelen markalar da benim ezbere bildiğim, tanıdığım, konfor alanımın içinde hissettiğim şeyler değildi. Bir sürü yenilik, yoğun bir yabancılık duygusu. Bunlar karşısında benim bildiğim ben, içine kapanır, kitabına veya telefonuna gömülür, en fazla kahveyi ısmarlayacak kadar bir medeni cesaret gösterirdi.
Ama öyle olmadı. Kahve siparişimi alan kızın güleryüzü, nasıl bir kahve istediğimi sorması, bana Etiyopya Hunkute'yi önermesi hoşuma gitti. Kendini yarı ilah sanan barista ve garsonlardan epey yıpranmışız farkında olmadan. Güzel bir kahve, insanı depresyona yönlendirmeyen - kalite bir ses sisteminden kulaklara gönderilen- bir müzik ...
Böyle güzel bir kafa yaşarken karşıma çıktı Civan. Civan, Holiday Market'a katılan markalardan biri. Bir erkek giyim markası. Çok hoş, çok özel, çok enteresan şeyler yapıyorlar. Civan Bay Moda Evi ilhamını eski İstanbul beyefendilerinden alan bir sokak moda atölyesi. Gömlek, pantolon, ceket, yelek, palto, pelerin, boyun aksesuarı, papyon ve kravat yapıyorlar. Pantolon ceket dediysem, öğle yemeği saatinde restoranları işgal eden klonlanmış erkek kalabalığının üzerinde gördüğünüz füme veya lacivert takımları kastetmiyorum. Ne demek istediğimi aşağıdaki linkten kendiniz görün mutlaka. Üşenirim şimdi, bu yazıyı da sana ayıp olmasın diye okuyorum zaten diyenlerdenseniz : Arkadaşlar, Mabel Matiz kendine şık bir takım elbise almak istediğinde sizce Network'e mi gider, Civan'a mı? Yaaaa...
Civan'ın iki tasarımcısından biri olan Bahar Hanım'la orda , Petra Kahve'nin yılbaşı alışveriş etkinliğinde, Holiday Market'ta tanıştım. Tam kahvemi bitirdiğim saatte, " kendi papyonunu yap" workshopu vardı. El becerim yok denecek kadar az olmasına rağmen katılmaya karar verdim. Yeni bir şey öğrenmenin her zaman cezbedici bir tarafı var.
Renk renk desen desen kumaşlardan zevkime uygun ikisini sectim ve Bahar Hanım'ın yardımıyla harika bir papyon ortaya çıkardım. Harika çünkü tamamen benim üretimim :) O kadar hoş, sade, doğal, alçak gönüllü ve sabırlıydı ki orda kendisiyle diz dize kafa kafaya verip papyon yapmaktan büyük keyif aldım. Eğer Bahar size anlattığım gibi bir kadın olmasaydı ben o papyonu o kadar sevmeyebilirdim, ya da belki workshop sırasında sıkılır ,gerilir, yarım bırakıp giderdim.
Yeniliklere açık olmak kadar, karşımıza çıkan iyilik ve güzelliklerin farkında olup şükretmek de önemli.
Geçen hafta papyonumu taktım ve Çukurcuma'ya gittim. Papyon ne acaip bir aksesuarmış, insan bununla kendini AVM'ye gitmez, kötü kahve içmez ve Muhteşem Yüzyıl izlemez biri sanıyor. Civan'ın Çukurcuma'daki yerini buldum. Terzihanesiyle butiği üstüste olan bir mekan. "Modern zaman erkeği bu kapıdan girdiğinde; en özgür oyuncak seçimi, yasaklanmış şekerle kaçamak, ilk öpücüğe kadar tüm tatlı günahlarını tekrar yaşayacak." diyorlar. Bahar Hanım'a ( Bahar Gözkün) papyonumla yaptığım kombinimi gururla gösterdim, sürpriz ziyaretim onu şaşırttı ama yine kibar ve güleryüzlüydü.
Kardeşim ve kuzenim de kendilerine birer papyon yapmamı istedi. Onları uyarmam gerek. Bu aksesuarın taşınması da en az yapması kadar özel bir tecrübe!
Bayanlar baylar, 2016'da hepinize şıklık, özgürlük ve cesaret dilerim.