Duymak istediklerinizi mi anlatayım sizlere? Yeni yılın ilk yazısında , 2015'in hata ve günahlarının muhasebesini mizahi bir dille yapsam güzel olmaz mı? Göbeğimi yok etmek, daha çok okumak ve daha düzenli yazmakla ilgili umut dolu cümleler doldursa bu satırları hiç fena olmaz, di mi? Yeni ajandamın ilk sayfasına yazacağım yeminleri burdan sizinle paylaşsam çok eğlenmez miyiz?
Dağılın arkadaşlar, bu bir motivasyon yazısı değil (spoiler). Burası benim belki de benden beklendiği gibi davranma mecburiyeti hissetmediğim tek yer. Yani içimden geldiği gibi olabildiğim bir gizli özgürlük alanı. Benim ruh halim, ilgi alanım neyse, aklımı fikrimi ne meşgul ediyorsa onu yazdım hep. O yüzden tuhaf, dalgalı, komik, ağlak, entel, dantel, ukala, ezik, prenses ve varoş olabiliyor.
Yazılarımı hep kendim gibi, içimden geldiği gibi yazdım. Başka türlüsünü yapabilecek kadar iyi değilim henüz. Bugün de size içimizden birilerini anlatacağım. Buyrun:
Yazılarımı hep kendim gibi, içimden geldiği gibi yazdım. Başka türlüsünü yapabilecek kadar iyi değilim henüz. Bugün de size içimizden birilerini anlatacağım. Buyrun:
AK Partinin TBMM grup toplantısında bir genç kız baygınlık geçirdi. Sıcaktan , havasızlıktan belki heyecandan bilemiyorum. Akşam haberlerinde izlediğim görüntü şuydu: Kızcağız yerde uzanmış, başına toplananlar elini kolunu oğuşturmaya, su içirmeye, kolonya koklatmaya çalışıyordu. Tüm bu iyi niyetli ilk yardım halkasının bir arkasında , bayılan kızla aynı yaşlardaki bir genç hanım gülerek tüm olanları cep telefonuna kaydediyordu. Elindeki telefon kadar aklı kalmamış, fikri zaten hiç olmamış bir yurdum insanı. İçimizden biri. Bu hatunla belki aynı otobüse bindim , aynı mağazanın kabin sırasında bekledim, aynı taksinin leş gibi kokan koltuklarına iğrenerek oturdum.
Dikili civarında 31 mültecinin cesedi sahile vurdu. Kıyıya vuranların tamamında can yeleği takılıydı. Yeleklerin içinden daha çok yalıtım, ambalajlama ve dolgu malzemesi olarak kullanılan malzemeler çıktı. Normalde can yeleği yaklaşık 75 TL gibi bir fiyatla satılırken, merdiven altında üretilen ölüm yeleklerini zavallılar tanesi 20-30 TL'ye almışlar. Çanta kumaşı ve kıymık süngerlerle imal edilen yelekler, hayat kurtaracağına ıslanıp ağırlaştıkça sahiplerini ölüme götürdü. Karaya vuran onlarca mülteciye sattığı sahte can yelekleriyle ölümlerine sebep olan adam, malesef o da içimizden biri. Muhtemelen bu işi yapmadan önce de en kötü plastikten yapılmış en kansorejen plaj terliklerini ve kovaları sattı tatilcilere, yazlıkçılara, yani bize.
Düşündükçe içimizdeki birilerine olan sabrım ve iyi niyetim tükendi. Ne pismiş içimiz arkadaş! İyilere odaklanmak, onları anlatmak , cilalamak da gelmiyor içimden. Çok matah biri olduğumdan değil, ama ilk olaydaki kalitesizlik ve diğerindeki vicdansızlık beni günlerce düşündürdü. Yeni yıla başlarken ruh halim zaten havai fişekler ve eller havaya modunda değildi. Kendimle kavga edip , tembelliğimi ve cesaretsizliğimi acımasızca eleştirirken gördüm ki millet bayılan arkadaşlarının fotoğraflarını WhatsApp'tan gruba gönderiyormuş. Adamın biri can yeleği diye ölüm satıyor, akşamları yemekten sonra dizi karşısında aynı benim gibi uyuyormuş.
2016'nın ilk yazısı daha eğlenceli olsun isterdiniz biliyorum. Ben de isterdim ama içimden böyle geldi.
Ebru cok sevdim
YanıtlaSilBu arada ben Mirna
Bende bri aralar blog tutmustum ama yazamamaktak kapatmistim sonra
cok cok sevgiler