22 Ocak 2022 Cumartesi

Rustik Rıza

 Rustik Rıza kafasını dışarı çıkarmadan etrafı süzdü. Gömleğinin cebindeki küçük naylon tarakla bıyıklarını ve kaşlarını taradı. İkinci el mobilyalar sattığı dükkanının önündeki kaldırımı belediye kırıp yeniden yaptığından beri en ufak bir çilentide kapının içine su doluyordu. Yine yağacak gibiydi. Yorgancı Halil kapısının önündeki boncuk elyaf çuvalını içeri almıştı. Zaten hava durumunu kestirmenin en kestirme yolu Halil’in elyaf çuvalıydı.


Rıza sağdan soldan en çok da ebediyete intikal edenlerin ardından topladığı eşyaları satıyordu mahalle arasındaki bu küçük dükkanda. Zigonlar, sehpalar,plastik tabureler, sandalyeler, açılır kapanır formika masalar, tuhaf renklerde suni deri kaplı puflar, şifonyerler. Kitaplıklar, portmantolar, kadifesinin rengi solmuş tekli koltuklar. Rıza satmadan önce dükkana getirdiği her mobilyayı temizler ve parlatır. “Buna bir rustik cila vurduk mu sen bile tanıyamazsın bu dolabı” lafını günde birkaç kez eder.

Çocukları ve torunları İstanbul denmeyecek kadar uzaktaki havuzlu ve yüksek duvarlı sitelerde oturan yaşlı kadınları ve onların yabancı yardımcılarını pek sever Rustik. Site sakini çocukları anaları rahmetli olduktan sonra eşyalarından kurtulma işini genelde yardımcı kadınlara bırakırlar. O kadınların da genelde ismi Maya olur. Rustik Rıza kendi mıntıkasındaki Mayaları tanımaya ve kendini de onlara tanıtmaya özen gösterir.

6 Ocak 2022

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder