Bir akşam saat dokuz gibi, kuzenlerle Beşiktaş'tan Taksim dolmuşuna bindik. İnip -dayanılmaz çirkinlikte olduğuna hemfikir olduğumuz - meydana kadar yürüdük ve ben sorulması gereken soruyu sordum: ee ne yapiyoruz ?
-Kuzen, şimdi hep beraber gizemli bir eve gidiyoruz.
-???
-Eve girince kapı üstümüze kilitlenecek , biz de bir saat içinde dışarı çıkmaya çalışacağız.
-?!?!
O kadar boş bakıyordum ki, "oyun , bu oyun" dedi ötekisi. "Kilitli odalar veya evden kaçış oyunu diye arat internette görürsün."
"Vay anasını " dedim. Aramızdaki sekiz yaştan kaynaklanan saygıya dayanarak bana teyze demediler. Kendi aralarında güldüler ben de görmemezlikten geldim.
Efendim, Taksim Talimhane taraflarında kafenin büfenin olmadığı, çevredeki oto tamirci ve yedek parçacılarının dükkanlarını kapatıp evlerine çoktan vardığı bir saatte gizemli binaya giriş yaptık. Kuzenlerim merdivenleri çıkarken bana Testere ve Küp filmlerini hatırlatıp eğlencenin startını verdi. Eve girdik, bir dış ses bize hoşgeldiniz paltoları askıya asın dedi. Peki.
Süre başladı. Karşımıza kapıları kilitli üç oda çıktı. Odaların anahtarları kilitli kutuların içindeydi. O kutuların kilitleri ise şifreliydi. Şifreler etrafımızdaki objelerde, dolaplarda, sandıklarda , kutularda, tablolarda, akvaryumun içinde, bir kitabın arasında olabilirdi. Olmaya da bilirdi. Kapılarını açıp girmeyi başardığımız odalarda daha da karışık şifreleri çözebilmek için domino taşlarından, haritalardan, enlem ve boylamlardan faydalandık. Masa lambasını yaktık, duvara bir takım sayılar yansıdı. Onları çarptık çırptık, gittik bir kilidi daha açtık. Kitaplıktaki gizli düğmeyi bulduk, kitaplık aynı filmlerdeki gibi yana kaydı ve gizli odayı ortaya çıkardık.
Tabi, bu bir ekip işi ve biz Türkiye'nin en iyi okullarından mezun, içinde ne doktorların ne mühendislerin bulunduğu bir takımdık. Dış sesin yerinde ve zamanında müdahalelerine rağmen ( akvaryuma elimizi sokmuyoruz) bir saat yeterli gelmedi ve gizemli bir evden kilitli odalardan çıkmak konusunda birbirimize güvenmeyeceğimizi anlamış olduk.
Millet dörderli beşerli takımlarını kurup kurup bu oyunu oynuyormuş. Taksim ve Kadıköy'de bunun gibi gizemli evler kilitli odalar varmış. Değişik zorluk dereceleri, enteresan senaryolar... Fırsat sitelerinde indirimli oyun seansları satılıyormuş. Bana teyze desinler bence, zira bunların hiçbirinden haberim yoktu kuzum.
Kaynaşmaya, sosyal aktiviteye önem veren, dahası böyle işlere bütçe ayıran firmalar çalışanlarını bu oyunlara gönderiyormuş. Patronlar elemanların problem çözme, takım halinde çalışma, yaratıcı düşünme, ayrıntılara dikkat etme, zaman yönetimi, baskı altında karar alma, pratik zeka kullanımı ya da çabuk pes etme gibi özelliklerini gözlemliyormuş.
Şirket pikniğinde çuval yarışı ve halat çekmeden nerelere gelindi. Bravo.
İster şirket aktivitesi olarak, ister arkadaşlarla eğlencesine gidilsin, çok farklı bir deneyim olduğunu net söyleyebilirim. Kendinizi ve takımınızdakileri tanıyorsunuz. Örneğin, meğer benim kuzen ,odadaki dekoratif amaçlı antika telefonla dış sesi aramayı düşünecek kadar naifmiş. Meğer öteki kuzen, gözlüklerini evde unutmuş olsa da , tam bir zehir hafiyeymiş. Ben ,sandığım kadar hızlı değilmişim ve "başımıza bir iş gelmesin" diye pinpiriklenecek olgunluğa ve sıkıcılığa gelmişim.
Gizemli kilitli odalarda 60 dakika içinde yaptığım keşiflerin bazıları bunlardı. Siz de evde telefonun şarj aletini ararken ,ağzınızla karayip korsanları filminin müziğini yapıyorsunuz, hah işte siz de bu kadar maceraperestseniz , bu deneyimi kaçırmayın derim :)
Wov! Ben bayılırım internette böyle oyunları oynamaya, böyle gerçeğini yaptıklarını duyunca çok şaşırdım şu an. Eline sağlık Ebru'cum.
YanıtlaSil