10 Nisan 2015 Cuma

Aylak Kız Çukurcuma'da


Çukurcuma'da ufak bir gezinti yapmak, biraz fotoğraf çekmek, antikacılara girip çıkmak, eski binalara ait hikayeler uydurmak ister misiniz?

Yağmursuz bir günde ,rahat ayakkabılarınızla yola çıkın. Vakit öğlen olmadan hatta en iyisi saat 10'da Galatasaray Lisesi'nin önünde olun. Buradan aşağı Tünel'e doğru yürüyeceğiz. Saint Antuan Klisesini transit geçmeyelim. İçeri girelim, mum yakalım ve orada sessizce biraz duralım. 
Odakule'yi ve Turkcell'i geçelim. Solumuzdaki Denizler Kitabevi'ne saygı ve sevgilerimizi sunalım. Onun hemen yanındaki Ravouna Otel'inin kafe barını not edelim. Çok klasik bir havası var. 

Postacılar Sokağa sapıp İstiklal Caddesi'nden ayrılalım. Önümüze çıkan ilk güzellik Glavani Apartmanı olacak. Acele etmeyelim, burda biraz hayal kurmayı deneyelim. Bu evde büyüyen bir çocuk olsak, yazın İstanbul'un yapışkan sıcağından kaçıp ,bu duvarların arkasında serin öğle uykularına nasıl teslim olacağımızı gözümüzde canlandıralım mesela. 
Glavani'nin ordan bir sağ ve sol yapalım. İşte bol bol fotoğraf çekmek isteyeceğiniz bir ara sokak. Renkli duvarlar, grafitiler, yosun tutmuş taşlar, sıvası dökülmüş binalar... Biz buraya kuzenlerle gelir, hayali rock albümümüz için gizemli fotoğraflar çekerdik. Bu parke taşlı eğri büğrü yolun bizi ulaştıracağı meydanın şiir gibi bir adı var: Küçük İtalya
Bu meydanın tadını çıkarın. Acele etmeyip bir kaldırım kenarına veya merdiven köşesine ilişip kendinizi İtalya'da zannedene kadar bekleyin.

Yürümeye devam ederken Tomtom Suites'in önünden geçeceğiz. Buradaki "Nicole" Restaurant'ı not edin. Hakkında iyi şeyler duydum. İnşaatı devam eden Tomtom Gardens'ın önünden geçip Tomtom Kaptan Sokak tabelasının köşesinden sola yukarı doğru yürüyeceğiz. Bulunduğumuz cadde Boğazkesen Caddesi. Sürgit Ticaret'in orda yol ikiye ayrıldığında sağdan devam edeceğiz. Cezayir Sokağı'nın girişini geçerek hafif yokuş yukarı tırmanacağız. Buralarda güzel resimler çekmek mümkün. Dar, kıvrımlı bir yol ve iki yanında dizilmiş eski, dar cepheli, güzel binalar var. Sağda "Pavlika" isimli dükkana dikkat. Mektup zarfı şeklinde ve kişiye özel yaptıkları seramik tepsiler çok değişik. 
Yukarı doğru yürümeye devam ederken solunuzda Zenovitch Apartmanı'nı kaçırmayın (House Hotel) Güneşli bir günse, binanın sarısı fotoğraflarda çok güzel çıkıyor. Az yukarıda da "Nefeshane" var. Inspirational breathwork :)


Faikpaşa Caddesi'nden devam ediyoruz. Antikacılara girip çıkabilir, izin alarak fotoğraf çekebilirsiniz. Sağdaki Gültuğ Antik'e bir bakın derim. Eski çantalar, tahta bavullar ve masa lambalarıyla dolu. Diğer dükkanlardan farklı geliyor burası bana. Sahibesi sanki oradaki hiçbirşeyin satılmasını istemiyor gibi.

Tüm bu tarih kokan mekanların arasında karşınıza çıkan Mehmet Kutlu Seramik Galerisi'ne zaman ayırmanızı tavsiye ederim. Modern ve yalın çizgileri ,onca incik boncuk ve püskülden sonra iyi gelecektir. Ev hediyesi için Paşabahçe ve Mudo ekseninden çıkmak istiyor ve kesenin ağzını açmayı göze alıyorsanız burayı da not edin. 

Pied de Poule tabelasından sağa dönün ve fotoğraf makinanızı hazır edin. Bu arada ben de sizin için dua edeceğim ki sokakta abuk subuk bir minibüs park etmiş olmasın. 
The Works'u solunuzda göreceksiniz. Ağır, ağdalı, rutubet kokulu bir antikacı gibi değil burası. Hatta bana daha çok çocukken ipe sapa gelmez şeyleri biriktirdiğimiz kutuları hatırlatıyor. Ayrıca büyük, sarı bir musluk şeklindeki tabelası ,sokağın genelini oluşturan tarihi doku ile fotoğraflarda güzel bir uyumsuzluk oluşturuyor.


Böylece dar ama işlek bir dörtyol ağzına gelmiş olacaksınız. 
Karşınıza çıkan 49Çukurcuma'da mutlaka pizza yiyin. Çok kötüler. Nutella'lı pizza yapıyorlar.Fenalar!





Yürümeye devam ederseniz Corinne Otel sağınızda kalacak şekilde ilerleyip Tarihi Galatasaray Hamamı'na ulaşacaksınız. Buradan artık istemeye istemeye İstiklal Caddesi'ne çıkacaksınız. Aşağıda yaşadığınız estetik duygusu azalarak yok olacak. Çevrenizdeki insanlar Fransızca ve İtalyanca yerine Arapça konuşmaya başlayacak. 

İki hafta önce Beyoğlu'ndaki bir randevuma hayli erken gidince oyalanmak maksadıyla kendimi bu sokaklara bıraktım ve hiç ummadığım kadar iyi vakit geçirdim. Önceliğiniz fotoğraf çekmekse mümkün olduğunca erken bir saatte oralarda olup, araç ve insan trafiğini bertaraf etmenizi tavsiye ederim. Yok eğer gitmişken antikacılara, galerilere de girelim, çay kahve içelim derseniz, Çukurcuma aylaklığınızı biraz daha öğle saatlerine kaydırabilirsiniz . 

Herkese keyifli geziler dilerim:)

1 yorum:

  1. Daha çok fotoğraf isteriz.

    Yazıda geçen yerlere gidemeyecek bir sürü İstanbul'suz insan var değil mi:)

    YanıtlaSil