4 Temmuz 2015 Cumartesi

Şükür kavuşturana

"Londra'dayken neredeyse hergün yazıyordun. Memlekete döneli on günü geçti, hiç sesin çıkmadı" mı diyorsunuz? Öyle yapmayın da, "şükür kavuşturana" deyin. 

Şükretmek, bizim seyretmediğimiz TV kanallarının düşük profili dizilerinde geçen yapmacık bir durumdu. Kadın yer sofrasında oturur, önündeki bir tas çorba için şükrederdi. Bizse yediğimiz, içtiğimiz, yaşadığımız, gördüğümüz, sahip olduğumuz herşeyi o derece kanıksamıştık ki kıymetli beynimizdeki teşekkür merkezi böyle şeyler için lütfedip devreye bile girmiyordu. Biz sadece bizde olmayanlara odaklanmıştık. Bizde olmayan para, ev, araba, telefon bir yana, başkasında gördüğümüz eş, çocuk, iş, aile bile içimize dert olabiliyordu. Onlar kadar kitap okumadığımız için, mükemmel İngilizce konuşamadığımız için, bazı filmleri ve sanat eserlerini  anlamadığımız için hep kendimizi eksik gördük. 

Derken kişisel gelişim kitapları ve uzmanları çıktı. İnsanlar kendileriyle olan dertlerini halletmek için öncelikle kendilerini hırpalamaktan vazgeçmeleri gerektiğini anladı. Eksikliklere odaklanıp sinir stres sahibi olma, hayatındaki var olan güzellikleri gör, şükret dendi. 

Batının sadece teknolojisini alacaktık ya, şükürler olsun ki adamlar şükür teknolojisi de geliştirmiş. Hergün şükredecek beş şey bulup yazmanız için bir çeşit günlük. "Gratitude journal application" diye aradığınızda akıllı telefonlara indirilebilen çeşit çeşit uygulamalar olduğunu göreceksiniz. Celebrityler de şükrü dillerinden düşürmüyor. Katy Perry, Paris Hilton içtikleri sabah kahvesi için, güzel hava için teşekkür dolu mesajlar yayınlıyor. Fotoğraflar paylaşıyor. 

Umarım son iki üç yılın yükselen değeri olan "şükretmek" asla "out" olmaz. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder