Dikkatimi çeken iki haberi sizinle paylaşmak istedim. Herkesin dediği gibi ülke gündemi öyle bir kazan ki, aşağıdaki gibi konular da bence önemli olduğu halde arada kaynıyor.
İlki turizm sektöründen. Turizm Yatırımcıları Derneği’nin Başkan Yardımcısı Türk vatandaşlarının yurt dışına çıkışlarının zorlaştırılmasını istemiş.
“Tatilcinin iç pazara yönlendirilmesi için bir takım yasaklar, vergi yükleri konulmalı. Yoksa tatilci kimseyi dinlemez alır bavulunu yurt dışına gider.Vize zorluğu ve yurtdışına çıkış harçlarının artırılması tatilciyi otomatikman iç pazara çevirir. Biz bu tür tedbirleri acilen bekliyoruz” demiş.
Enteresan bir yaklaşım. Senelerce geleni gideni vicdansızca kazıkla, aptal yerine koy sonra da ben nerde yanlış yaptım diye takkeyi önüne alıp düşüneceğine millete cebren ve hile ile kendi istediğin yerde tatil yaptır.
Zaten genel bakış açımız ve çözüm arayışlarımız böyle olmuyor mu? Bir şeyin iyisini kötüsünü artısını eksisini anlatmak, karşındakini ikna etmek yerine öbür şeyi seçmesini zorlaştırmak hatta engellemeyi tercih ediyoruz. Kolaycılık genlerimizde mi var nedir? Bizi neden tercih etmiyorlar, neden insanımız başka memleketlerin otellerini, sahillerini, sokaklarını, restoranlarını ihya ediyor diye kafa yormak yok. Yunan adalarına gitmeyen kalmadı neredeyse. En çok da neden biliyor musunuz, aynı paraya adam gibi bir kalamar yemek için.
İkinci haber sağlık sektöründen. SGK, akciğer kanseri olan hastaların ilaç parasını ödemek için ‘hiç sigara kullanmamış’ olması şartını getirdi. Yani cumhurbaşkanımızın sigaraya antipatisini biliyoruz. Zaten yararlı bir alışkanlık olduğunu iddia edecek de değilim. Ama bu meretin zararlarını bu kadar yoğun bir şekilde konuşmaya son yıllarda başlamadık mı? Mesela anne babalarımızın jenerasyonu işyerinde, toplu taşımalarda rahat rahat tüttürmüş. Ne yasak varmış ne kural. Hatta o zamanlar "şunu bari çocukların yanında içmeyelim" bile denmiyormuş. O yüzden nerdeyse hepimiz bir bakıma pasif içiciymişiz zaten. Ha bir de şu var tabi, bir insan sırf sigara içtiği için mi akciğer kanseri oluyor? Asbest solunan çalışma ortamları, çimento fabrikaları, boyahaneler, daha bilmediğimiz nice zorlu şartlarda senelerce çalışan insanlar sadece sigara içtiği için mi akciğer kanserine yakalanıyor?
SGK'nın tasarruf amacıyla almış olduğu bir kararmış. Üzerinde tekrar düşünürler diye umuyorum.
Düşünmek. Muhakeme etmek. Analiz yapmak. Bunlar ancak çalışan bir beyniniz ve vicdanınız varsa mümkün. Çocuklarımızı, yeğenlerimizi gönderdiğimiz her okulda bunu öğretiyorlar mı emin değilim. Düşünmeyi, merak etmeyi, sorgulamayı, kendini ifade etmeyi... Anne, baba, hala, amca olarak bizim çocuklara yapabileceğimiz en büyük iyilik onlara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak olacaktır. Sadece bize bizi öven, sırtımızı sıvazlayan, rahatımızı kaçırmayanları değil farklı dünyaları, farklı koşulları anlatan kitapları da okumalılar. Okumalıyız.
İşte bu noktada yazımı sonlandırmadan önce değerli arkadaşım Bahar Eriş'in başlattığı kitap okuma kampanyasını hatırlatmak istiyorum. Lütfen www.bahareris.com adresini ziyaret ediniz.
SGK'nin tasarruf dedigi; insan tasarrufu.
YanıtlaSilYasaklama; uzerinden vergini al ama hasta olunca i-ih !
Ama bu riyakarlik taht sahibinin erkinin otesinde kuresel saglik finans startejisinin parcasi.
Oyle olmayacak olsa da; hayirlar ola !
SGK'nin tasarruf dedigi; insan tasarrufu.
YanıtlaSilYasaklama; uzerinden vergini al ama hasta olunca i-ih !
Ama bu riyakarlik taht sahibinin erkinin otesinde kuresel saglik finans startejisinin parcasi.
Oyle olmayacak olsa da; hayirlar ola !
İki düşünce de akıllara ziyan, gerçek dışı ve insan haklarına aykırı. Korkunç bir zihniyet karşımızdaki... Tepkisiz kalmadığın ve kaleme aldığın için teşekkür Ebru.
YanıtlaSil