Ne çok özlemişim çocukluğumu. Martılar bile bana o günleri anımsattı. Oysa hiç martı görmedim ben çocukken. O yıllarda muhatap olduğum en vahşi doğa unsuru ananemin bahçesindeki dut ağacının altında oynarken kafamıza üstümüze başımıza düşen tırtıllardı. Dut denen şeyin para karşılığı pazarda manavda satıldığını idrak etmem de ilginçti. Bayağı şaşırmıştım.
Dünyan ne kadar küçük, hayatın ne kadar sadeyse şaşırdığın şey de o kadar çok oluyor. Biz büyüdük ve kirlendi dünya diyoruz ya, biz büyüdük ve bitti şaşırmalar. Şaşırdığını belli etmemek "in" oldu. Şaşırmak görgüsü bilgisi tecrübesi az, sığ kişilere kaldı. İnsanlar para verip dut alıyor örneğin , bu benim için hala ilginç bir bilgi :)
Yol kenarındaki çiçeklere hiç bakmayanlara, bulutların şekil değiştirişini izlemeyenlere, Boğaz'a serpilmiş balıkçı kayıklarını çekirdek kabuklarına benzetmeyenlere mesela şaşırıyorum ben. 👀👀👀
Not : Görseldeki eser Erinç Seymen'e ait.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder