4 Eylül 2014 Perşembe
Kahve Dünyası / Piccadilly / Londra
Piccadilly Londra’nın en işlek, en turistik merkezlerinden biri. Kahve Dünyası’nın ordaki şubesi de olabildiğince büyük. Çok ferah bir mekan. Çeşit çeşit tatlı ve çikolatanın olduğu camekanlı dolapları göz dolduruyor, ağız sulandırıyor.
Çalışanların nerdeyse tamamı Türk. İşin ilginci benim orada bulunduğum süre boyunca gözlemlediğim; gelenlerin de çoğunluğunun öyle olması. Gelen Türkler arasında benim gibi turist boyutunda olup da merakından orda olanlar olduğu gibi, Londra’da yaşamakta olan Türkler de var.
Kimin lokal, kimin gezgin olduğu hemen anlaşılıyor hiç merak etmeyin.
Turist Türkler’in elinde genelde herhangi bir müze mağazasına ait kağıt çanta oluyor. / Evet, benim de vardı.
Fotoğraf çekiyorlar. / Aynen.
Kafeyi devralacakmışcasına sağına soluna, vitrinine, tabelasına, tavanına, koltuğuna uzun uzun bakıyorlar. / Tam değil ama, sayılır, bu da ben...
Londra’nın yerlisi Türk kızları ise kafeye kolkola geldiler. Başka da kolkola gezen kız görmedim on beş gün boyunca. Biri kasadaki çocukla konuşurken diğeri, arkadaşının kolundan çıkmamış vaziyette öteki eliyle saçıyla oynadı ve hatta bir süre sonra bir tutam saçını ağzına aldı. Yolda işeyen, kendi kendine konuşan, koli içinde yaşayan değişik modellerde evsiz ve/veya deli gördüm ama saçını ağzına alan ilk kez...
Malesef çalışanlar suratsız ve yavaştı. Ben herkesle ısrarla İngilizce konuştum ama heralde anlamışlardır İngiliz olmadığımı. Yazıldığı gibi söylenmiyor ya bu gavur dilinde her şey. Bizim de dilimiz yeterince dönmüyor bu yaştan sonra.
İstanbul’da yanında alternatif mekan varsa tercihimi Kahve Dünyası’ndan yana kullanmayan bir tipim. Buraya da merakımdan gittim. Gördüm. Milliyetçilik damarımı kabartıp da nasıl olsa bir kahve içeceğiz, gideyim de hemşerim kazansın kafasında değilim. Aynı kahveyi daha güleryüzle, daha sıcak ve daha çabuk kim servis ederse ona giderim.Nokta.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder