3 Kasım 2015 Salı

Gündemin Keyfini Beklersek Ömür Biter / Meraklısına Kingston



Bıktım ulan aşkından ızdırabından. Bıktım kendi mutluluğumu, heyecanımı, keşiflerimi, korkularımı paylaşmak için sizin gündeminizde uygun bir an beklemekten. Sonunda olayı deliliğe vurmaya ve hiçbir şey olmamış gibi davranmaya karar verdim. İşte benim küçük hayat üçgenim. 

...
Putney'de biraz daha oyalanıp Kingston'a geçtim. Alışveriş merkezinin içindeki dondurmacı Danieli'den cevizli ve incirli dondurma alarak öğle yemeğimi halletmiş oldum. Parça parça ceviz ve incirler ağzıma geldikçe dengesiz beslenme konusundaki vicdan azabım da adeta eridi. 


Nehir kıyısı her gelişimde olduğu gibi yine oldukça keyifli. Önümdeki kahverengi suda kanolar ve kuğular. Cebimde Türkiye'den getirdiğim badem ve fındıklar. Karşı kıyıda altın sarısı, bal ve alev rengi yapraklarla yüklenmiş ağaçlar. Manzara ,içimdeki yaşam sevinci ve melankoli eğilimini aynı anda tetikliyor. Köpeklerini ve çocuklarını gezdirenler, koşanlar, bisiklete binenler. 

Bir pub'ın açıkhavadaki ufak masalarından birine oturuyorum. Eğer garson gelirse ya kahve aromalı bira söyleyeceğim ya da espresso martini. Beni farkeden olmazsa da cebimdeki kuruyemişleri kemirmeye devam ederek yazımı yazacağım. 

Kimse gelip sipariş almadı. Ben de bir kağıda " eğer biri gelip ne içmek istediğimi sorsaydı bir espresso martini söyleyecektim, belki siz bunu yapabilirsiniz. İyi şanslar" yazdım. Menünün arasına sıkıştırdım ve sonra kaçtım hemen o sahneden. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder