Bu haberi gazetenin spor sayfasında bir kaç gün önce okudum. Enteresan geldi. Geçtiğimiz Ekim ayında bir haftasonu Londra'da Fikir Savaşları diye bir tartışma etkinliği yapılmıştı. " Para sporu bozar mı" sorusu orda konuşulan başlıklardan biriydi. İnsanların spor yapması için tesis şart. Bu açıdan bakınca "parasız spor nasıl olacak ki zaten" diyesi geliyor insanın.
Dudak uçuklatan transfer ücretleri, primler, teşvikler alan ama her kafa topunda da binlerce beyin hücresi zarar gören futbolcuları düşünüyorum. Cebinde üç kuruş para , sırtında dandik bir montla saatler öncesinden tribünleri dolduran taraftarlar aklıma geliyor sonra. Hangisinin daha sporsever olduğunu kestiremiyorum.
Kendi Galatasaray taraftarlığımın ortaokulda Prekazi fotoğrafı toplamak düzeyinde kaldığını belirtmek isterim. Yani siz bu yazıyı okurken benim çok uzaklardan atıp tuttuğumu da biliniz.
İşte bu ahval ve şerait içinde spor, para ve taraftarlığı kafamda oturtmaya çalışırken on beş tane Beşiktaş Çarşı grubu taraftarının para karşılığı gidip başka bir takıma amigoluk yapması bana abilikten çok "profesyonellik" gibi geldi. Kızmasınlar ama, cenazelerde para ile tutulup getirilen ağlayıcılardan farksız olduklarını düşünmeden edemiyorum.
Bazı kafelerin ajanslardan düzgün tipli kızları , erkekleri getirip mekanın göz önündeki masalarına serpiştirdiğini duymuştum. Döner sandviç karşılığı gittikleri mitinglerde kan ter içinde saatlerce dikilen kalabalıklar da buna benzer bir uygulama.
Benim de bir fikrim var aslında. Düğünlere coşku katacak Almancı kuzen görünümlü delikanlılar veya dedikodu malzemesi yaratacak dozajında fingirdek iş arkadaşı görünümlü hoş hatunlar tedarik eden bir ajans düşünüyorum.
Bu iş nereye varır, hanımlar beyler? Bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla diye bir laf vardı bir zamanlar. Ne oldu? Anlaşılan sanal alemden alışık olduğumuz fake hesaplar artık "gerçek" hayatta da karşımıza sık sık çıkacak.
Baya bildiğin amigo ihraç etmişiz. Cari açığa faydası olur mu acaba 🙄🙄🙄
YanıtlaSil