30 Haziran 2014 Pazartesi

Kuzguncuk @ Kuzguncuk







Bugün sizlere Kuzguncuk'tan sesleniyorum. Üsküdar'dan minibüse bindiğimde daha önce görmediğim bir yeri görecek olmanın heyecanını hissettim. Neden hiç  gelmemişim ben buraya? Burası insana İstanbul'da olduğunu unutturuyor demeyeceğim, çünkü köprü nerdeyse her fotograf karesine kıyıdan köşeden giriyor mutlaka.

Kuzguncuk'u nasıl anlatmalı?Küçücük evlerinden, cam kenarlarındaki çiçeklerden, dar ve dolambaçlı sokaklarından, yokuşlarından, uzun uzun tırmanılan merdivenlerinden bahsedilebilir.

Kuzguncuk bir adam olsa, gözlüklü ve sakalsız olurdu, kravat takmazdı, kıyafetleri gösterişsiz ama kaliteli olurdu.Üniversite mezunu, anne babası İstanbul doğumlu, büyükbabası İstanbul'un ilk erkek terzilerinden veya eczacılarından olurdu.

Kuzguncuk bana kendimi iyi hissetirdi. Kahvemi içerken  etrafımı uzun uzun seyrettim, dinledim.Bu semtin sakinliği ve huzuru benim içimdeki karmaşayla, itiş kakışla, memnuniyetsizlik ve mızmızlıkla oldukça büyük bir tezat oluşturuyor.

Oturdugum yerde soluma baktığımda küçük bir klise ve onun bahçesini görebiliyorum. Kilisenin önünden kendi halinde bir Kuzguncuk sokağı  sahile doğru uzanıyor.Başımı sağa çevirdiğimdeyse yemyeşil bir tepe ve aşağıda bir fidanlık var.Sokaklardan ara sıra geçen tek tük arabalar nerdeyse özür dileyerek sessizliği bölüyorlar.




Hard Rock Cafe Prague @ Prag



Çok güzel, çok sevimli bir şehir Prag. Herhangi bir metro, otobüs vesaireye binmeden dolaşabiliyorsunuz. Ben sadece iki kere taksiye bindim.Biri salaklıktan diğeri  şımarıklıktan.

Köprüleri, kıvrıla kıvrıla giden dar sokakları ve masal kitaplarını anımsatan kuleleri  ile oldukça romantik.Mutlaka görülmesi gereken bir yer.Ağaçların giyindiği sarıları, yeşilleri, turuncuları  anlatacak kelime bulamıyorum. Ben Ekim ayında Prag'taydım .Sonbahar ve Prag sözlükte eşanlamlı yazılacak kadar birbirine yakışıyor.

Hard Rock Cafe'lere daha önce gittiyseniz Prag' dakine  gidince içeride sizi bir sürpriz beklemiyor. Ama o kadar güzel ve o kadar tarihi bir meydandan Hard Rock'a  girmek çok hoş :) 

Place des Vosges @ Paris



Paris'in Marais semtinde akıldan çıkmayacak güzellikte bir meydan: Place des Vosges.

Gezi kitaplarında dünyanın en güzel meydanlarından biri olduğu söylenen, mükemmel simetride ve hayat dolu bir meydandır.Fıskiyelerin çevresinde koşturan çocuklar, çimenlerde oturan gençler, küçük gruplar halinde gezen uslu ve yaşlı turistler, ayağınızın dibine gelen serçeler...Meydanı çevreleyen muhteşem yapının alt katlarında sıralanan galeriler, butikler, şık kafeler, 3 Michelin yıldızlı restaurant L'Ambroisie , bir mabedi andıran, girerken üstünüzü başınızı düzeltme ihtiyacı duyduğunuz çay dükkanı Dammann, meydana yayılan klasik müzik...

Benim gibi ruhu olan, yaşayan mekanları seviyorsanız Vosges Meydanı'na siz de vurulacaksınız.

Paris'e gittiğinizde tabi ki Lüksemburg Bahçeleri'ni, Sacre Coeur'u, Eyfel'i görün. Ama ben derim ki Place des Vosges'den de bir geçin, pişman olmayacaksınız :) 

İstanbul Arkeoloji Müzesi @ Sultanahmet


Arkeoloji Müzesi'ne gitmek için Kabataş'tan tramvaya biner Gülhane'de inersiniz. Giriş ücreti 10 TL'dir ve Pazartesi günleri kapalıdır. Mısır mezar buluntularını, İslender Lahdi'ni, Antik Çağ heykellerini  ve bunlar gibi yüzlerce eseri görebileceğiniz, ağzınız açık vaziyette dolaşacağınız bir müzedir burası.Buraya kadarını ortalama bir müzeseverden duyabilirsiniz .

Benim  bu mekana duyduğum özel ilginin büyük bir kısmı müzenin kurucularından Osman Hamdi Bey'den dolayıdır. Hani şu meşhur Kaplumbağa Terbiyesi tablosunun ressamı. Kendisi müthiş bir adam ve günümüzde yaşasaydı rahmetliye kesin aşık olurdum diyeyim ben size. Arkeoloji Müzesi'ne gittiğinizde o lahidlerin oraya nasıl getirildiğinin hikayesini mutlaka okuyun. Bana hak vereceksiniz.

Bir insan sayılı izin günlerinden birini müze gezmeye ( hem de daha önce defalarca gördüğü bir müzeyi gezmeye) harcar mı? Eğer Arkeoloji Müzesi'nin bahçesi gibi bir bahçesi varsa, çok net söylüyorum, harcar. Yazın en sıcak günlerinden birinde o bahçede, o ağaçların gölgesinde oturup bir çay için. Müze binasına sığmayan tarihi kalıntıların serinliğiyle rahatlayın. O muhteşem binanın karşısında ,o binlerce yıllık taşların arasında dinlenirken insan ne kadar küçük ve önemsiz olduğunun da   farkına varıyor bir yandan.



Murat Muhallebicisi @ Beşiktaş

Murat Muhallebicisi @ Beşiktaş


Size de olur mu bilmem, bir kafeye veya bir mağazaya gittiğimde oradaki çalışanların kendi aralarındaki konuşma ve şakalaşma düzeyleri beni çok ilgilendirir. Mağazalardaki tezgahtarların  kim sigara arasında, Pazar günü kim gelecek, sen yemeğe çıktın mı, sen yemekten geldin mi , askıları hep ben mi düzelteceğim dialoglarının sonu gelmez. Hep bir dedikodu, hep bir şikayet.

Kafelerde sipariş vermek için bir garsonla göz teması kurmak için yapmadığımız maymunluk kalmaz, havaya boşa kaldırdığınız elimizle tekrar saçımızı düzeltir gibi yaparız. Garsonların kimi sadece kirli tabakları toplar, kimisi sadece ekmek- su getirir ama sipariş almaz ,hemen bir arkadaşını yönlendireceğini söyleyip kaçar. Kimi garson vardır, tabağı önünüze atar, kimisi o kadar suratsızdır ki, boğaz ağrısını göze alıp, gelen soğuk suyu geri gönderemezsiniz.

İşte Beşiktaş Murat Muhallebicisi'nde bunların hiç biri olmaz. Sadece bir poğaça da yeseniz, anneniz babanızla Pazar kahvaltısına da gitseniz     - hem müşterisine hem birbirlerine - saygılı çalışanlar tarafından karşılanırsınız. Senelerdir neredeyse hiç değişmemiş bir kadrosu vardır. Belki de bu sebeple kendilerini orada ev sahibi , müşterilerini de misafirleri gibi görürler.
İster sabahın köründe sıcacık bir peynirli börek yeyin, isterseniz bir  iftarınızı orada açın, hangi yoğunluk derecesinde olursa olsun, yediklerinizden de aldığınız hizmetten de memnun olursunuz.
Peynirli böreğini ve sütlü tatlılarını tavsiye ettiğimi de ayrıca belirtirim. SetCard da geçiyor :) 

Udonya Restaurant @ Taksim



Sushiyi geç keşfettim ama çok sevdim. Son birkaç yıldır yiyorum ve arık fırsat sitelerinde sushi fırsatı kovalar hale geldim.Kendimi ödüllendirmek istediğimde tüm o keşmekeşi ve bir sanat eserine dönüşen Taksim yayalaştırma projesini göze alarak  Udonya'da alıyorum soluğu.

Sushiler lezzet ve sunum olarak çok başarılı, ortam çok dinlendirici. Hele masalarda mırıl mırıl konuşan Japonlar varsa, terapi gibi.Çalışanlar güleryüzlü ve saygılı. Sushinizin hazırlanışını izlemek de oldukça eğlenceli.

Fiyatlar abartı değil, bu arada yanlış anlaşılmasın,  Udonya'yı fırsat sitelerinde hiç görmedim. Dedim ya, kendimi ödüllendirmek istediğimde parası neyse ödeyip kendime ziyafet çektiğim bir mekan burası. 

All Sports Cafe @ Nişantaşı

All Sports Cafe @ Nişantaşı


Sanırım yüz yıldır filan geliyorum buraya. Mezun olduk, işe girdik, evlendik, ayrıldık, çocuklarımız oldu, burada çalışanlar şişmanladı, saçları döküldü, gözlük kullanmaya başladı, çocukları büyüdü. Gittik başka ülkelerde senelerce yaşadık, geri döndük ve All Sports'un sıcak ortamını, güleryüzünü ve muhteşemmm suflesini aynı şekilde bulduk. "Evlen artık" diyen garson da burada. Oh, ekip tamam!

Portakal kabuğu rendesi koydukları için kışın bulabileceğiniz özel içecekleri  Borgia'sını içmeden, şinitzelini yemeden, bahçesinde bir limonata eşliğinde dinlenmeden , arkadaşlarla çay + apple pie +dedikodu olayına girmeden ve arka salonun duvarlarındaki fotoğrafları incelemeden nasıl geçerdi bunca yıl bilemedim :) 


İşte iki All Sports müdavimi:

Bugga Design @ Moda

Bugga Design @ Moda

Sevgilinize kalpli pelüş ayı almak zorunda değilsiniz. Özel, şık, havalı, hediye alternatifleri için Bugga'ya uğramanızı tavsiye ederim. Esprili hediyeniz sayesinde sevgiliniz zeka puanınızı yükseltecek, garanti.


Eataly @ Zorlu Center

Eataly @ Zorlu Center




Kendi paramızla rezil olmak için seçebileceğimiz en trendy yol nedir diye arkadaşlarla düşündük taşındık. Cumartesi akşam Eataly'e gitmeye karar verdik. Tam isabet!

Dana karpaçyo kalın ve sıkıcıydı.Sunum diye birşey yoktu, sanki bol kepçe Hıdır Usta mutfaktan bize bişeyler ayarlamış gibiydi.

Lazanya bitmişti.İstediğimiz şaraptan kalmamıştı. Anlamadım, market tarafından git al bir tane degil mi? Markette de mi bitmiş? O zaman durum vahim.

Üç kişinin yemeği geldi, dördüncünün pizzası dönülmez akşamın ufkunda kaldı. Hatırlattığımızda o dördüncü pizzanın zaten hiç sipariş alınmadığı cevabını aldık. Üstelik de pizzası gelmeyen kişi doğum günü olan arkadaştı. Bizden kalan soğuk pizza ve makarnaları kemirerek girdi yeni yaşına. "Pizzayı ısıtır mısınız  bari"  dediğimizde , "kötü olur, ısıtamayız" yanıtını aldık.

Hadi dedik, yedik içtik, karnımızı doyurduk bir şekilde, bir kahve içelim. Yok, mümkün değil. Yemek yediğin yerde kahveni  içemiyorsun. Hesap ödeyip masayı terkediyorsun, kahve içebileceğin bölümde tekrar masa bulup yerleşiyorsun.
Ha, olabilir, Eataly'nin sistemi budur. Ama ey Eataly, yordun beni bilesin.

Eataly'i  - hafta içinde tekrar denemek kaydıyla -zihnime  iyi bir hatırayla kaydediyorum yine de :Çeşit çeşit peynir, reçel, şarapların sıralandığı raflar arasında  ağzım sulanarak dolaştığım zamanlar tatlı bir rüya gibiydi. 

Burger Joint @ Beşiktaş

Burger Joint @ Beşiktaş


Beşiktaş'ta evimin dibinde ufak ama ferah bir mekan. Duvar resimleriyle  yüksek tavanıyla ve çalan müziğiyle Beşiktaş'taki klasik büfelerden çok farklı. Menüsü de mekan gibi sakin. Hamburger köftesinde sarmısak sevmeyenler için Newyorker hamburger ve bildigimiz hamburger var. Bir de bunların peynirli arkadaşları. Patates kızartmasını baharatlı veya sade olarak seçebiliyorsunuz ve patates konusunda elleri bol diyebilirim.
Ben hamburgerin yanında buz gibi bira sevdiğim için genelde paket yaptırıp evde yiyorum.
Özellikle cumartesi günleri Beşiktaş çok kalabalık olduğunda çarşının harala gürelesinden uzakta sakin kafayla birşeyler yemek isterseniz burası çok uygun. 



Bey Kebap @ Koşuyolu

Bey Kebap @ Koşuyolu


Herkesin annesi bu dünyadaki en lezzetli kuru fasulyeyi pişirir, o ayrı. Ama diyelim ki  anne-ev-kuru ve siz bir şekilde biraraya gelemiyorsunuz.Dışarılarda tansiyonunuz düşmüş vaziyette gezip, adını zor söylediğiniz yemeklerle avunacağınıza   sizi  kuru fasulye-pilav'a davet ediyorum.

Beykebap Koşuyolu'nda  eski kalp hastanesine çok yakın, ana cadde üzerinde bir kebapçı. Kebapları, köftesi, lahmacunu da güzel ama kuru fasulyesi evdekiyle yarışır. Küçük güveçlerde servis ediyorlar lokum gibi İspir fasulyesini. Suyu kıvamlı, ayrıca yedikten sonra kendinizi uçan balon gibi hissetmiyorsunuz. Yanında yoğurt söylemenizi tavsiye ederim, çünkü Beykebap'ın yoğurdu da ayrı bir olay.

5 üzerinden 3 vermemin sebebi servisin yavaşlığı.

Alayım evde pişireyim, millete kuru fasulye partisi vereyim derseniz, yediğiniz  fasulyenin satışını da yapıyorlar. 

Kanaat Lokantası @ Üsküdar

Kanaat Lokantası  @ Üsküdar


Kanaat Lokantası'na  son bir kaç gidişimde hep aynı şeyi düşündüm  ama sonra unutup yine gittim. Şöyle ki ; evet, yemekler güzel ama bence pahalı bir yer burası  yahu. Ya da ben Kanaat'i yanlış mı konumlandırıyorum? Burası  tarihi bir esnaf lokantası mıdır, yoksa  yabancılara  show yapacağımız turistik mekan mıdır ?

Kelli felli amcaların, hali vakti yerinde ailelerin geldiği, hiç bir yemek kartının geçmediği bir lokanta.

Bir ana yemek + bir cacık+bir kahve  eşittir 30 TL normal midir? Meşrubatı bırak su bile içmedim.

Ayrıca, geçen gidişimde yediğim ayva tatlısının üstündeki  sos, istenmeyen tüyler için klasik bir çözüm niteliğindeydi ve yanında gelen kaymakta ağır bir koku vardı.

Eyyy  Kanaat Lokantası, "tekke pilavı" denen o  güzellik de olmasa seni pas geçeceğim ama içinde kestane, nohut  ve  et  olan o  çok lezzetli  ve oldukça doyurucu  muhteşem yemek için yine gireceğim kapından. 

101Lezzet Festivali @ Ortaköy


101 Lezzet'e geçen sene biletim olmasına rağmen gidememiştim. Bu sene büyük günü iple çektim ve 27 Nisan'da Esma Sultan'a koşa koşa gittim. Yanımda yemekten içmekten en az benim kadar keyif alan kankamla çok güzel bir gün geçirdik.

27 Nisan'dan önce etkinliğin web sitesinden katılımcıları inceledik ve özellikle kaçırmayı asla göze alamayacaklarımızı belirledik. Bu çok zor bir işti . Ben  Duble Meze'nin mezelerini, Ferah Feza'nın fıstıklı somonunu, Shangri La'nın ördeğini listemin başına koymuştum. Oraya gittiğimizde tabi ki plan, program, akıl ve mantık devre dışında kaldı. Herşeyden ama herşeyden yemek istiyordunuz. Çünkü bütün sunumlar çok şık, ve görevlilerin hepsi çok güleryüzlü ve bilgiliydi.

Füme peynirler, etler ve somon beni benden aldı.

Hayatımda ilk kez istiridye yedim!

Birlikte gittiğim arkadaşım birçok  aşçılık workshoplarına katılmış bir gurme olduğu için tadına baktığımız birçok yemekle ilgili olarak standlardaki şeflerle sohbet etti, sorular sordu. Onlar da püf noktalarını tüm samimiyetleriyle bizimle paylaştılar.

En güzeli de orada bulunan herkesin bir yeme içme manyağı olduğu gerçeğiydi. O yüzden ortalıkta ağzın dolu bir vaziyette dolaşmak, veya ağzını yamulta yamulta bişeyler tıkıştırırken yabancıların seni görmesi hiç dert değildi. Çikolatacıların yanyana dizildiği kapalı alanda örneğin,  herkes sebepsizce sırıtıyordu.Endorfin overdose :)

Canlı müzik yapan Uninvited Jazz Band kesinlikle süper bir seçimdi.İştah açıcı ve çok keyifliydiler.

Timeout'a  bu müthiş organizasyon için tebrikler ve teşekkürler. Hala çok tokum


Ali Baba İskender Kebapçısı @ Beşiktaş



Almanya'dan dayımlar mı geldi, hop Ali Baba'dayız. İzmir'den kuzenler İstanbula maça gelmişken mi buluşucaz, hop Ali Baba'dayız. Anne babayı iftara mı götürücen?Nerdeyiz? Tabi ki Ali Baba'dayız.

Devamlı kalabalık ama çalışanlarda devamlı güleryüz, devamlı yüksek motivasyon.

Servis hızlı, ikramlar çok eli bol değil, İskender şa-ha-ne. Bir de ben bazen bulgur pilavından paket yaptırıyorum, evde yemeğin yanına takviye yapıyorum. O da çok güzel. 

Brew Coffeeworks @ Sirkeci



Bu mekanla ilgili olarak," öyle bir kahve içtim ki üçüncü gözüm açıldı"  filan gibi bir cümle kurmayacağım. Çalışanlara on numara beş yıldız da vermeyeceğim. Ama hissediyorum ki ben buraya tekrar tekrar geleceğim. His dedim ya, işte sebep bu. Brew Coffeeworks'e ilk girdiğim andaki ilk intibah.Yüksek tavan, bordo kadife perde , turkuaz bir duvar, içeri bolca dolan gün ışığı, güzel ve yüksekliği dozunda bir müzik. Ve benim için burayı çok ama çok özel kılan karşımdaki duvarda zaman ötesi aşkım , arkeolog, müzeci, ressam Osman Hamdi Bey.

Bu bölgede, kilim deseni olmayan, gözünüzü yormadan çay kahve içebileceğiniz huzurlu bir kafe arayışınız varsa  sonlandırabilirsiniz artık.

Ottoman Legacy gibi  haşmetiyle insanı kucaklayan bir yapının altında yeralıyor Brew Coffeeworks. Ne iyi etmişler ki, tarihi bir bina, yüksek tavan gazına gelip  orada yine, yeni, yeniden bir Bilmemnepaşa Konağı ambiansı yaratmaya kalkışmamışlar. Aydınlatma aksesuarları, kısmen turkuaz duvarlar, bordo kadife perde, sırtınızı yasladığınız şık kadife yastıklar, bunlarla tarihi havayı muhafaza etmeyi başarmış ama yüksek tabureleri, girişteki yüksek masası, tezgahı , sade ve şık pasta dolabı ile modern olmuşlar.

Yedi buçuk TL civarında kahve, internet ayrıca mekan  tramwayın Sirkeci durağına çok yakın. Kitap okumak için ideal.Otelin kalantor müşterilerinden gelenler oluyor sıklıkla, onlar da Sultanhamet meydanını  kuru gürültüleriyle yıkan turistlerin yanında melek kalır.


Corinne Hotel @ Çukurcuma

Corinne Hotel  @ Çukurcuma


Corinne Hotel'in restaurantında bir cumartesi akşamı  yemek yedik. Restaurant giriş katında ve sokakla bütünleşmiş bir konumda. Kaldırımda iki kişilik ufak masaları da vardı ama biz içeride oturmayı tercih ettik. Ferah, şık, sakin bir mekan. Hatta biraz snob göründüğünü bile söyleyebilirim.

Peynir tabağı söyledik  Fakat bu kadar havalı bir yerde ben nedense daha göze hitap eden ve daha zengin bir sunum bekliyordum. Peynir tabağında nerdeyse bir avuç dolusu kuru üzüm görmüşlüğünüz var mı ?
Sonra ben somonlu bir ana yemek söyledim ve o da oldukça kuru ve sıkıcıydı.
Yerli bir şarap içtik, çok güzeldi. Şarap seçenekleri boldu.

Çalışanlar çok düzgün, saygılı ve ölçülüydü. Tuvaletler temiz ve konforluydu.

Yani amacınız  damağınızda lezzet patlaması yaşamak değilse, karşınızdakiyle rahat rahat sohbet edip şarabınızı  içersiniz. Öncesinde Çukurcuma antikacılarını ve civardaki vintage dükkanları turlamanızı da tavsiye ederim. 



 

Far East @ Zorlu Center

Far East @ Zorlu Center


Mekanın dekorasyonu, aydınlatması ve aksesuarları çok başarılı. Garsonlar da ilgili ve hızlıydı. Ben sushi yedim ve çok memnun kaldım. Fiyatlar malesef çok uygun değil, yoksa daha sık gitmeyi düşüneceğim bir mekan olurdu. Zorlu'da konser vesaire izlemeye gittiğinizde, nasıl olsa kesenin ağzını açtık bir kere derseniz gidebilirsiniz.
Özellikle dışı avokadolu roll'larını beğendim. 

Jamie's Italian @ Zorlu Center

Jamie's Italian @ Zorlu Center


Yağmurlu bir cumartesi günü karnım tok olduğu halde kahve ve tiramisu için Jamie'sdeydim. Gündüz vaktiydi ve çok kalabalık değildi. Sırf mekanı çok merak ettiğim için ve bir saat sonra bir çocuk doğum gününe gideceğimi ve orada da pasta yiyeceğimi bile bile siparişimi verdim. Kısa bir süre içinde tiramisu ve kahve geldi.Kahveyi getirirken birazını fincanın altındaki tabağa döken garson kız ," ay döküldü kih kih mih mih" yapti gitti.Kızı gözlerimle takip ettim, ama baktım hiç yeni bir fincan tabağı getirmek en azından peçete yetiştirmek gibi bir telaş içinde değildi. Başka bir garsondan kağıt peçete rica ettim. Bu tip restaurantlarda verdikleri mutfak bezi ölçülerinde ve genelde katır kutur bir kumaştan olan peçeteyle ağzımı mı silicem, dizime mi örtücem, eve götürüp çeyizime mi koyucam  belirsizliğinde  kayboluyorum.
Bu kadar laf edip, yemekle ilgili birşey söylemeden yorumu bitirsem ne anlamsız olur.
Tiramisu hem sunum hem de lezzet olarak şahaneydi. 

Midpoint @ Nişantaşı

Midpoint @ Nişantaşı


Nişantaşı Midpoint'e daha önceki gidişlerimde farklı yemekleriyle karnımı doyurmuştum. Bu sefer , Harbiye Açıkhava'da konsere gitmek üzere olan eğlenceli ve aceleci bir grup olarak oturduk Midpoint'in masasına.

Peynir tabağı  ve  "antipasti tabağı"  sipariş ettik. Gelen sunumlar çok güzeldi ve göz doyurucuydu. Peynir çeşitliliği açısından zengindi. Miktarlar da gayet boldu.  Antipasti tabağındaki füme eti beğendim. Bunların yanında gelen grissiniler bile lezzetliydi.

Burası her daim kalabalık bir mekan.Nişantaşı Midpoint'in içeride ve iyice geride kalan masalarını sevmiyorum. Dışarıda oturmak içinse şanslı  ve/veya sabırlı olmanız lazım. Biz içeri-dışarı arası hibrit bir masadaydık. Yoğun olmalarına rağmen ekip çok profesyonel olduğundan sorun yaşamadık. 

The Winston Brasserie @ Beşiktaş



Evime yürüyüş mesafesinde bir mekan. Benim  için peynir+şarap+dedikodu+günah çıkarma  alanı. Son bir iki ayda defalarca  peynir tabağı ve kuzenimi esir  almışımdır burada.  Garsonlar güleryüzlü ve espri kaldırabiliyor. Ama müşteri cıvısa da mesafesini bozmuyor. Ayarsız personele hiç bir yerde tahammül edemem.

Masa komşularınız  bariton, aktif, dinamik ve de heyecanlı  bir grupsa  karşınızdakini duymakta zorlanıyorsunuz. Bu, içeride masaların çok yakın olmasıyla ilgili bir durum. Ama tabi bunu bir avantaja çevirmek de mümkün.

Peynir tabağı ve diğer atıştırma tabakları çok doyurucu. Kadeh şarap seçenekleri sonsuz değil. Akşamları  Akaretler'in  ışıklandırılmış hali çok hoş. Fiyatlar abartı değil, kaldı ki Beşiktaş'ta oturuyorsanız  eve dönüşte yol masrafı ve trafik derdiniz de sıfır. 

Külüstür Pub @ Beşiktaş

Külüstür Pub @ Beşiktaş


Külüstür salaştır.
Külüstür'de kimse kimseyi süzmez, kasmaz.
Külüstür'de damak çatlatan gurmelik bir yemek durumu yoktur.Bira + çerez + patates kızartması. İlaveten sigara veya paçanga böreği.
Külüstür alışkanlıktır, aidiyettir.
Külüstür'ün konumu süperdir. Büyük kartal heykelinin dibindedir. Cam kenarına oturulabilinirse meraklı teyzeler gibi gelen, geçen, duran, toplanan,duruma göre bağıran, çağıran izlenebilir. 

Yastık By Rıfat Özbek @ Nişantaşı



"Ikea, evimizin herşeyi" modundan çıkıp  daha özel birşeyler bakmak istediğinizde gidebileceğiniz sevimli bir dükkan. Birkaç saat sıkılmadan yastıkları ve desenlerini  inceleyebilirsiniz. Nişantaşı'nın nispeten daha sakin  diyebileceğimiz  bir bölgesinde elegan ve sofistike bir nokta.
Maalesef çok pahalı. Bu sebeple beş altı tane alıp salondaki koltuğa serpiştirmek hayal oluyor. 

Köşebaşı Taksim @ Taksim




Taksim Talimhane oteller bölgesinde. Eresin Oteli'nin altında. Eğitim, toplantı vesaire için oralardaysanız  o kadar sıkıntının üzerine kendinizi ödüllendirmek için iyi bir seçenek. Gavurdağı salata  ve şaşlık kebabı favorim. 

Kitchenette Astoria @ Esentepe

Kitchenette Astoria @ Esentepe


Kaderine terk edilmiş hasta bir adam gibi.  Astoria'nın bir ayağı çukurda ruh hali burayı da doğal olarak etkilemiş. Galiba altında metro durağı olmayan AVM'ler zaman içinde azalarak yok olacak.
Yerdeki karolar bölge bölge sökülmüş. Çalışanlar gözlerini ovuşturuyor. Gelen çay fincanın kenarında en az 4-5 cm'lik bir saç (kıl?) vardı.
İki yıldızı sadece yüksek tavanı için verdim. 

MOC: Ministry of Coffee @ Nişantaşı




Okumanız, yazmanız gereken birşeyler vardır ve evde kendinizi disipline edemiyorsunuzdur. Çantayı yüklenip kendinizi sokağa atarsınız ve uygun bir kafe arayışına girersiniz. MOC bu arayışa dur diyebilecek bir yer. Ferah, yüksek tavanlı ve semt olarak sakin bir bölgede.

Üst katındaki kitaplıktan istediğiniz kitabı alıp okuyabiliyorsunuz. Arkadaşlarla buluşup sohbet etmek için de ideal. Rahat koltukları ve minderleri mevcut. Yaz aylarını kaldırımdaki masalarında da geçirebilirsiniz.

Ben ilk gittiğimde o günlük kahve hakkımı fazlasıyla kullanmış olduğum için bitki çayı içtim. Fakat ortam mis gibi kahve kokuyor ve menüde "dene beni, dene beni" diyen özel kahveler mevcut. Fiyatları da 8-12 TL arası değişiyor.