13 Ağustos 2015 Perşembe

Yaz Bekarı Burhan Bey

Son yazıdaki kısa kollu gömlek giyen baba açıklanamaz bir ilgi gördü. Bugün yine ordan devam. Kısa kollu baba bu sıcakta evden çıktı. Elinde D&R poşeti, belinde kemerine takılı telefon kılıfıyla otobüs durağına doğru yola çıktı. Poşette pet şişede suyu ve yeğeninin çalıştığı ilaç firmasının adı yazan beyaz bez bir şapka vardı. Gelen ilk boş otobüse bindi. Ne de olsa otobüs ona bedavaydı. Klimalı toplu taşıma gibisi yoktu. Bir de gölge tarafta koltuk varsa daha ne olsundu. Torbadaki şişeden birkaç küçük yudum aldı. Bir sonraki duraktan binen terlikli ve yüksek sesli erkek turist grubuna içinden öfledi. Böyle şeyleri içinden yapardı. İçinden kızar, kınar, ayıplar , Allah'a havale ederdi. Aktarma yapacağı durağa yaklaşırken otobüsün orta kapısına sendeleyerek zor zar ulaştı. Şoför kullandığı vasıtanın motosiklet olduğunu mu düşünüyordu? Ya da şoför herhangi bir şey düşünüyor muydu? Kısa kollu baba otobüse bindiğinden beri telefondaydı şoför. Birine hesap soruyor ama almak istediği cevabı bir türlü alamıyordu. KKB otobüsten indi. Durak güneşin altında kavruluyor , şeffaf plastik çatısı hiç bir işe yaramıyordu. Şapkayı poşetten çıkardı eliyle biraz olsun şekil verip kafasına geçirdi. İyice ısınan suyundan iki yudum daha aldı. Tramvay gelince serin koltuklara kendini ilk o attı. Şapkayı poşete geri koydu. Gömleğinin cebindeki küçük tarağıyla seyrek gri saçlarını düzeltti. Yatılı okuldan bu yana kimse kısa kollu babanın saçlarını dağınık görmemişti.

Eminönü'ne varınca ilkin Tahtakale Eczanesi'ne gidip "diz hapını" aldı. Caminin tuvaletinde ihtiyacını gördü, elini yüzünü yıkadı. Saçlarını ıslatıp tarağıyla düzeltti. Kurukahveci'den iki paket taze kavrulmuş mis gibi Türk kahvesi aldı. Paketin birini eve dönerken uğramayı planladığı Burhan Bey'e verecekti. Burhan da başka bir kısa kollu gömlek babasıydı. Hanımı ve torunu adadaki yazlıkta , kendisi doktor kızının arabasını muayeneye götürmek üzere birkaç günlüğüne İstanbul'daydı. 

Burhan Bey üstten iki düğmesini açtığı kısa kollu gömleği, hanımın pazardan aldığı kapri boy eşofman altı, Adibas marka gri spor çorapları ile karşıladı bizim KKB'yı. Baba , Burhan Bey'in salaş ve özgün tarzını beğendi. Bu çabasız şıklığı içinden ve dışından takdir etti.  " en güzeli Burhan'cım, bu sıcakta..." dedi. Balkona geçtiler. Karpuz peynir ve patates kızartması yediler. Birbirlerine dizlerinin nasıl ağrıdığını , ağrının nerden girip nasıl ilerlediğini anlattılar. Karşıdaki kuaförün kapısının önündeki taburelerde ,kafalarını telefonlarından kaldırmayan kuaför çıraklarını izlediler. Burhan Bey kahve paketini açtığında kokusu balkona kadar geldi. Kahveleri de içtikten sonra kısa kollu baba " bana müsaade" dedi. Ayağından çıkarmayı unuttuğu balkon terlikleriyle salonun ortasına kadar geldi. Portmantonun aynasında saçlarını düzeltti. D&R poşetini aldı. Evin yolunu tuttu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder