5 Ekim 2015 Pazartesi

Nefes alabilirsem yapacaklarım


Resmen sürünüyorum. Burun tamamen tıkalı. Alnımın ortasına küçük bir çekiçle durmadan vuruyorlar ve gözlerimin altında onar kiloluk ağırlıklar var. Sinüzit, faranjit, akmadığı halde silinmekten kızaran burun ucu, ağızdan nefes almaya bağlı olarak kuruyan boğaz, gıcık, öksürük... Doğru söyleyin doktor bey, ölecek miyim? Nem var kuzum? Bin miligramlık antibiyotik alıyorum, hayırlısı. Acil iyileşmem lazım zira Ekim bir geldi pir geldi. 



7 Ekim Çarşamba günü Filmekimi'nde " Hasret" diye bir film izleyeceğim. Hasret: Küçük bir film çekim ekibi, İstanbul hakkında bir TV filmi çekmek üzere Almanya’dan şehre gelir. İstanbul’un birçok yönüne de değinecektir: Eski mahallelerin yıkılması ve yenilenmesi, göçmen işçiler, hükümete karşı direniş, şehirde yaşayan çok çeşitli dinler ve topluluklar, İstanbul’un tuhaf derecede melankolik özü… (filmekiminden copy paste yaptım)
İçinde İstanbul geçen film, kitap veya sergilere hemen tav olduğum doğrudur. Hepsi de İstanbul kadar büyük, derin veya büyülü değildi. Bakalım bu sefer olaylar nasıl gelişecek. ...8



10 Ekim Cumartesi günü ise Türvak Sinema Müzesi'nde kısa yemek filmleri festivalindeyim. On farklı ülkeden 19 kısa film gösterilecek. İki saatlik bir seans içinde. Türkiye'den katılacak film "Salyangozun Yolculuğu"ymuş. Müslüman mahallesinde... Haydi bismillah...Müzeyi de gezme fırsatı olacak. Kafesinin fotoğrafları da çok eğlenceli gözüküyordu. Kader ağlarını örüyordu ve güzel olduğum kadar da küstahtım. 

İlerleyen günlerde tiyatrolar ve kahve festivali de ajandama girecek. Ama beynim zonkluyor şu an, o ayrı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder