23 Mayıs 2015 Cumartesi

Kahve Meselesi


Sanki üç kuruşun hesabını yapan ben değilmişim gibi, duyduğum günden beri canım feci şekilde Jamaica Blue Mountain kahve çekiyordu. Hem de hayatımda hiç içmemiş olmama rağmen. Dünyanın en özel ve en pahalı kahvelerinden biri olduğunu okumuştum ve aynı günlerde birilerinden de duymuştum. 

Bir kaç gün önce, mimar arkadaşlarımın son marifeti olan yeni bir restaurantı görmeye Pera tarafına gittim. Sanırım size o mekanı da ayrıca yazacağım, zira mutfağında televizyonlardan ve gazetelerden çok iyi bildiğimiz biri var. Soğanları tek tek kendisi doğramıyordur heralde ama işin başında olduğunu biliyorum.

Pera'da birbirinden güzel kahve mekanları arasından geçtim ve Jamaican Blue Mountain hasretimi gidereceğim yeri buldum:Noir Pit Kafe 
Noir Pit şıkır şıkır bir kafe. Ufacık bir mekan, çok akıllıca kullanılmış. Sigara içenler için dışarıda da bir kaç masası var, ama bence içerisi çok çok daha keyifli. Herşeyin fotoğrafını çekmek istiyor insan. Resimler ve şapkalarla süslü duvarları, kahve ile ilgili ilginç kitapları ve çok tatlı bir genç hanım işletmecisi var. Her yerde karşımıza çıkan ( amerikano, latte, aromalı ) kahveler 8-9 TL arasında ve unutmadan söyleyeyim, aromalı kahveler içerisine o ballı ballı şuruplar eklenerek aromalı hale getirilmiyor. Kahveyi kavurma aşamasında aromalandırıyorlar, örneğin kahve fındıkla kavruluyor. Fındık aroması için bol şekerli ve katkı maddeli bir şurup kahvenize eklenmiyor. 

Bir fincan Jamaica Blue Mountain kahve içmek için 25 TL'nizle vedalaşmanız gerekiyor. Bu kahve demlenerek hazırlanıyor. Bunun için kullanılan özel aparat minimum iki kişilik kahve demlemeye uygun.Yani kahve meraklısı bir arkadaş , bir suç ortağı şart. Bir elin nesi, iki elin kahvesi var. Ben malesef yanıma yine sadece yalnızlığımı almıştım ve o da bir şey içmiyordu ( gereksiz duygu sömürüsü) Kahvem farklı bir yöntemle hazırlandı. Bu yazıdan çıkarılacak ana fikiri de şimdiden şuraya yazayım dursun: Para her şey değildir!

Jamaica Blue Mountain'in bu kadar pahalı olmasının sebebi ise sadece Jamaika'nın bir dağında , türlü türlü lojistik zorluklar eşliğinde yetiştiriliyor olması değil. Üretilen Blue Mountain kahve çekirdeklerinin yüzde 90'ını Japonya alıyormuş. Yani bir yazıda ancak bu kadar "J" harfi olabilir. 

Gelelim tadına. Kahvenin şampanyası, Rolls Royce'u denen bir şey içeceğim için kendimi zift gibi , sert, "hooo kahveyim bennnn" diyen bir deneyime hazırlamıştım. Oysa şeker veya süt ekleme ihtiyacı duymadan rahatlıkla içebildiğim, yumuşak, hafif , temiz bir lezzet ile karşılaştım. 

Yazının ana fikrini hatırlatmak gerekirse, para her şey değil. Ama tabi 50 TL verip iki kişilik kahve demletip, yarısını içip kalanını da dışarıda oturan yakışıklıya ısmarlayabilirdim. Bir dakika ya, yoksa para her şey mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder